Pzt - Cum 09:00 - 18:00
evrenhukukburosu@outlook.com
+90 242 248 80 92
Kişiler arasında borç doğuran bir işlem nedeniyle ortaya çıkan borç ilişkisini ve bu ilişkinin düzenlenmesi işlevini gören hukuk kurallarını inceleyen hukuk dalına borçlar hukuku denilmektedir. Günlük hayatta hukuki anlamda birçok ilişki kurulmaktadır. Üretmek, tüketmek ya da yok etmek veya gündelik gereksinimleri karşılamak, kısaca yaşamak için her an borçlandırıcı işlem kurar veya kaldırırız. Borç alır, borcumuzu yerine getiririz. Borçlar hukuku konusu bakımından, geniş anlamda borç ilişkisini ele almaktadır. Borç ilişkisinin borçlusu ve alacaklısı bulunmakla birlikte, alacaklı ve borçlu arasında doğan alacak hakkı; hukuksal işlem, haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve vekaletsiz iş görme olmak üzere dört kaynaktan kaynaklanmaktadır.
Borçlar hukuku, özel hukukun temel alanı olan medeni hukukun malvarlığı ile ilgili olan dallarından birisidir. Borçlar hukuku ve medeni hukukun ayrı kanunları olmasından dolayı birbirinden bağımsız iki hukuk dalı hissi verir. Bu iki kanun arasında görünüşte farklılık var ise de özü itibariyle birbirinden ayrılamaz; bağımsızlıklarından söz edilemez. Türk Medeni Kanunu’nun 5. Maddesinde “ Bu Kanun ve Borçlar Kanununun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır.” Şeklindeki düzenlemesiyle; “Bu Kanun, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun Beşinci Kitabı olup, onun tamamlayıcısıdır.” diyen Türk Borçlar Kanunu’nun 646. Maddesi birlikte okunduğunda, her iki kanun arasında açıkça tam bir bağımlılık ilişkisi olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, Türk Medeni Kanunu’ndaki hukukun uygulanması(md.1), dürüstlük kuralı ve hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralı başta olmak üzere kişinin ehliyeti, evlilik birliğinin temsili çerçevesinde eşlerin sınırlandırılmasına ilişkin hükümler borç ilişkilerinde de uygulanmaktadır.
Borçlar Kanunu’nun bu bölümünde genel olarak borç ilişkisinin hangi durumlarda doğduğu ve hangi sonuçlar ortaya çıkardığı gibi yasal yaptırımlara tabi konular düzenlenmiştir.
Yazılı veya yazılı olmayan bir sözleşme ile taraflar birbirlerine karşı sözleşmeden doğan edimlerini(yapılması/verilmesi/yapılmaması gereken) yerine getirme borcu altına girerler. Bir tarafın borcu karşı taraf için alacak hakkı doğurur.
Bu bölümde ise bir kişi tarafından hakaret, hukuka aykırı fiil, yaralama ve benzeri gibi haksız eylemlere maruz kalan kişinin bu haksız eylemler nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarının karşılanmasını istemesi ile ilgili yasal düzenlemeleri içermektedir.
Bu bölümde, bir kişinin malvarlığında meydana gelen bir eksilmenin bir başkasının malvarlığını sebepsiz olarak artırması nedeniyle oluşan ihtilafların çözümüne ilişkin yasal düzenlemeler mevcuttur. Bu konu ile ilgili açılacak davalar ve tabi olunan süreler kanunda ve sair mevzuatta ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun bu bölümünde borç konusu olan edimlerin hangi tür sözleşmede ve hangi tür borçta nasıl yerine getirileceği ve ifanın yani yerine getirmenin hangi durumlarda geçerli olacağı ve borçtan kurtulma ile ilgili yasal düzenlemeler mevcuttur.
Türk Borçlar Kanunu’nun bu bölümünde ise, iki kişi arasında kurulan borç ilişkisine üçüncü bir kişinin yasal olarak katılabilmesi, taraflardan birinin hakkını üçüncü kişinin kullanabilmesi, alacaklının haklarına halef olması ve benzer yasal düzenlemeleri içermektedir.
Borç ilişkisi ödeme, ibra, takas, ifa imkansızlığı, feragat gibi nedenlerle sona ermektedir. Bu bölümde bunlarla birlikte, bu sona ermenin taraflar açısından doğurduğu sonuçlar düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesine göre kanunda aksi öngörülmedikçe her bir alacak için genel zamanaşımı süresi 10 yıldır. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, bununla birlikte birçok konuda düzenlenmiş ayrı zamanaşımı süreleri de mevcuttur. Ayrıca bu bölümde zamanaşımının başlangıcı, süre hesabı, zamanaşımının durması, kesilmesi gibi konularda kanunda düzenlenmiştir.
İki kişi arasında meydana gelen borç ilişkisinin iradi veya kanuni olarak üçüncü kişiye devri konusu düzenlenmiştir. Borç ilişkisinin devri, borcun nakli ve borcun üstlenilmesi, alacak ilişkisinin devri, alacağın temliki, malvarlığı devri, işletmenin devri ve benzeri konuların yasal olarak hangi şartlarda gerçekleştirilebileceği ve sonuçları ile ilgili konular ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Bu bölümde; Satım Sözleşmesi, Mal Değişim Sözleşmesi (Trampa), Bağışlama Sözleşmesi, Kira Sözleşmesi, Karz Sözleşmesi, Ariyet Sözleşmesi, Eser Sözleşmesi, Vekalet Sözleşmesi, Kefalet Sözleşmesi düzenlenmiştir. Bu sözleşmelerin tanımı,şekli, geçerlilik koşulları, edimlerin yerine getirilmesi özel ve/veya yasal birtakım şartlara bağlı olan borç ilişkilerinden bahsedilmiştir.
Bu bölümde ise, bir kişinin bir başka kişi ad ve hesabına ne tür hukuki işlemler gerçekleştirebileceği, temsil ilişkisinin nasıl kurulduğu ve ortadan kaldırılabileceği, temsil ilişkisinin üçüncü kişilere etkisi ve benzeri konular düzenlenmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nda son olarak adi ortaklık sözleşmeleri düzenlenmiştir. Ortaklık hukuku esasen Türk Ticaret Kanunu’nda yer almakla birlikte iki veya daha fazla kişinin bir araya gelerek ortaklık ilişkisi kurması ve ortak bir iş gerçekleştirmesi günlük yaşamda sık rastlandığından bu konu genel itibariyle Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiştir. Adi Ortaklık Sözleşmesi, iki veya daha fazla kişinin emeklerini ve mallarını ortak bir amaç için birleştirmeyi üstlendikleri sözleşmelerdir. Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılmaktadır. Ayrıca bu bölümde adi ortaklığın başlangıcı, hükümleri, ortakların birbirine karşı sorumlulukları ve benzer, durumlar yasal olarak düzenlenmiştir.
Evren hukuk bürosu olarak borçlar hukuku alanında müvekkillerimize verdiğimiz başlıca hizmetlerimiz aşağıdadır.
Lütfen formu eksiksiz doldurunuz.
Altındağ Mah. 100. Yıl Bulv. Artun Apt. A Blok
No: 45/2 Muratpaşa / ANTALYA
+90 242 248 80 92
evrenhukukburosu@outlook.com